Haftasonu kahvaltımız

Bu günlerde havanın güzel olmasını fırsat bilip taaa hafta içinden başladık hafta sonu için plan yapmaya. Eh malum gezilecek çok da bir yer olmadığı için yine pazar kahvaltımızı Dereköy Alabalık Çiftliğinde yapmaya karar verdik vurduk kendimizi yollara...
Çok güzel mis gibi havası olan bir yer burası.

Ali Deniz'in bol bol koşup oynayabileceği yemyeşil kırlarla dolu...
Önce açık büfe kahvaltımızı aldık sonra açık ve temiz havanın da etkisiyle vurduk dibine ...Karın doyurma işini bitirdiğimiz halde durduramadık kendimizi .Yedik de yedik...

Oğluş ise yerinde duramıyor bir türlü .Yemek yemekle zaman kaybetmek istemiyor olsa gerek mama sandalyesinden  kurtulmak istiyor bir an evvel .

Neyse elimizden gelip almadan garsonlar biz bırakalım bari artık pahalıya mal oluyor restoran sahibine diyerek kalktık masadan mecburen...
Sonraaaaaa verin  elinizi  dağ, kır ,bayır, orman ,yeşiller ,çiçekler, keçiler, inekler ,tavuklar, köpekler...
Koştuk ,oynadık ,gezdik bol bol...

Bir de şu derenin kenarına inelim bakalım neler varmış dedi doğa sever babamız .( Fotoğraf çekmek asıl amacı ben bilmez miyim:) )
Eh bari bizi de çek arada sırada diyerek indik dere kenarına .

Taş topladık küçüklerinden ama benim Herkül oğlumu kesmedi küçük taşlar .Hep daha büyük daha ağırlarına talip oldu. Ve başardı da onlarca ton (!) ağırlığındaki taşları yerinden kaldırıp dereye atmayı ...

Yoruldu , yorulduk ...
E artık evimize gidelim bari diyerek istemeyerek de olsa ayrıldık bu güzel yerden...( Tabii haftaya mutlaka gene gelmek üzere )